- Bakanlık : Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
- Genel Müdürlük : İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü
6331 sayılı Kanun, kamu ve özel sektöre ait bütün işlere ve işyerlerine uygulanmakla birlikte bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekilleri, çırak ve stajyerler de dâhil olmak üzere tüm çalışanları kapsar.
Fabrika, bakım merkezi, dikimevi ve benzeri işyerlerindekiler hariç Türk Silahlı Kuvvetleri, genel kolluk kuvvetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığının faaliyetleri, afet ve acil durum birimlerinin müdahale faaliyetleri, ev hizmetleri, çalışan istihdam etmeksizin kendi nam ve hesabına mal ve hizmet üretimi yapanlar ve hükümlü ve tutuklulara yönelik infaz hizmetleri sırasında, iyileştirme kapsamında yapılan iş yurdu, eğitim, güvenlik ve meslek edindirme faaliyetlerinde çalışanlar anılan düzenleme kapsamında değildir.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kamu ve özel sektöre ait bütün işlere ve işyerlerine, bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekillerine, çırak ve stajyerler de dâhil olmak üzere tüm çalışanlarına faaliyet konularına bakılmaksızın uygulanmaktadır. Söz konusu Kanun ile çırak ve stajyerlerin kapsama dâhil edilerek mesleki risklerden korunmaları ve sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışmaları güvence altına alınmıştır.
Dolayısıyla diğer çalışanlar gibi çırak ve stajyerler için de işverenin 6331 sayılı Kanun kapsamında yükümlülükleri söz konusudur. Örneğin İSG hizmet alımında çalışan sayısına dahil edilmesi zorunlu olmayan çırak ve stajyerlere de iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri verilmelidir. Bu yükümlülükler, bu kişilerin mesleki eğitim görecekleri işyerlerinin işverenleri tarafından sağlanmalıdır.
6331 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında “İşveren adına hareket eden, işin ve işyerinin yönetiminde görev alan işveren vekilleri, bu Kanunun uygulanması bakımından işveren sayılır.” ifadesi bulunmaktadır.
Bu kapsamda; kamu kurumları dahil işyerlerinde kurumu/işyerini ve teşkilatını temsile, sevk ve idareye yetkili, teşkilatın en üst amiri ile bu amirin emrinde ve onun yardımcısı olup hizmetleri amir adına, amirin direktif ve emirleri yönünde mevzuat hükümlerine uygun olarak düzenlemek ve yürütmekle yükümlü olan kişiler işveren vekili olarak kabul edilir. Örneğin bakanlıklarda; bakan ve müsteşar, kurumlarda kurum başkanı ve yardımcısı, illerde il müdürü ve yardımcısı işveren vekili olarak değerlendirilir.
6331 sayılı Kanun uyarınca işverenler, işyerlerinde alınması gereken iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin belirlenmesi ve uygulanmasının izlenmesi, iş kazası ve meslek hastalıklarının önlenmesi, çalışanların ilk yardım ve acil tedavi ile koruyucu sağlık ve güvenlik hizmetlerinin yürütülmesi ile yükümlüdür.
İşverenin genel yükümlülükleri, Kanunun özellikle 4 üncü maddesinde düzenlenmiş olup 6331 sayılı Kanun; 30.12.2012 tarihinden itibaren bütün işverenlere aşağıda özetlenen yükümlülükleri getirmiştir:
İşyerinde risk değerlendirmesi yapılması,
Acil durum planlarının hazırlanması, yangınla mücadele ve ilk yardım çalışmalarının yapılması,
Tahliye planının yapılması,
İş kazası ve meslek hastalıklarının kayıt ve bildiriminin yapılması,
Sağlık gözetiminin gerçekleştirilmesi,
Çalışanların bilgilendirilmesi,
Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerinin verilmesi,
Çalışan temsilcisinin/temsilcilerinin görevlendirilmesi,
Elli ve daha fazla çalışanın bulunduğu ve altı aydan fazla süren sürekli işlerin yapıldığı işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği kurulu kurulması,
Diğer işverenler ile İSG çalışmalarında koordinasyonun sağlanması.
Bu amaçla işverenler; çalışanları arasından ilgili yönetmeliklerde belirtilen nitelikleri haiz bir veya birden fazla işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı görevlendirir. İşyeri hekimlerinin nitelikleri, çalışma süreleri vs. ile ilgili hususlar 20.7.2013 tarihli ve 28713 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan İşyeri Hekimi ve Diğer Sağlık Personelinin Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelikte; iş güvenliği uzmanlarının nitelikleri ile ilgili bilgiler ise 29.12.2012 tarihli ve 28512 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan İş Güvenliği Uzmanlarının Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelikte bulunmaktadır. On ve daha fazla çalışanı olan çok tehlikeli sınıfta yer alan işyeri işverenleri ayrıca diğer sağlık personeli görevlendirmek ile yükümlü olup işyerinde tam süreli işyeri hekimi görevlendirildiği takdirde diğer sağlık personeli görevlendirilmesi zorunlu değildir. İşverenler, işyerinde gerekli niteliklere sahip personel bulunmaması hâlinde yukarıda yer verilen yükümlülüklerinin tamamını veya bir kısmını, OSGB’lerden hizmet alarak yerine getirebilir.
Diğer taraftan belirlenen niteliklere ve gerekli belgeye sahip olması hâlinde, tehlike sınıfı ve çalışan sayısı dikkate alınarak, bu hizmetin yerine getirilmesini işveren kendisi üstlenebilir. Belirlenen niteliklere ve gerekli belgeye sahip olmayan ancak 50’den az çalışanı bulunan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyeri işverenleri veya işveren vekilleri, Bakanlıkça ilan edilen eğitimleri tamamlamak şartıyla işe giriş ve periyodik muayeneler ve tetkikler hariç iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini kendileri yürütebilirler. Anılan eğitimler Genel Müdürlükle protokol imzalamış kurum, kuruluşlar veya üniversiteler aracılığıyla verilmektedir.
İşverenler ayrıca; işyerinde görev yapan işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve diğer sağlık personeli ile hizmet alınan OSGB’lerin İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununa göre geçerli yetki belgesi ile görevlendirilmesinden sorumludur. İş sağlığı ve güvenliği hizmetleri ile ilgili görevlendirilen personelin etkin bir şekilde çalışması amacıyla gerekli kolaylığı sağlamak ve bu hususta planlama ve düzenleme yapmakla, görevlendirdiği kişi veya OSGB’lerin görevlerini yerine getirmeleri amacıyla araç, gereç, mekân ve zaman gibi gerekli bütün ihtiyaçlarını karşılamakla, işyerinde sağlık ve güvenlik hizmetini yürütenler arasında işbirliği ve koordinasyonu sağlamakla, görevlendirdiği kişi veya hizmet aldığı OSGB’ler tarafından iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili mevzuata uygun olan ve yazılı olarak bildirilen tedbirleri yerine getirmekle, işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve diğer sağlık personelinin görevlerini yerine getirebilmeleri için, Bakanlıkça belirlenen sürelerden az olmamak kaydı ile yeterli çalışma süresini sağlamakla, çalışanın ölümü veya maluliyetiyle sonuçlanacak şekilde vücut bütünlüğünün bozulmasına neden olan iş kazası veya meslek hastalığının meydana gelmesinde ihmali yargı kararı ile kesinleşen işyeri hekimi veya iş güvenliği uzmanını Genel Müdürlüğe bildirmekle, Bakanlıkça belirlenecek iş sağlığı ve güvenliğini ilgilendiren konularla ilgili bilgileri, İSG-KÂTİP sistemi üzerinden Genel Müdürlüğe bilgi vermekle yükümlüdür.
İş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini yürütmek üzere işyerinden personel görevlendirilse veya OSGB’lerden hizmet alınsa bile işverenin bu hizmetlere ilişkin yükümlülükleri ve sorumlulukları devam eder.
18/6/2017 tarihli ve 7033 sayılı Kanun ile 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun yürürlüğe ilişkin 38 inci maddesi;
“MADDE 38 – (1) Bu Kanunun;
a) (Değişik: 12/7/2013-6495/56 md.) 6 ve 7 nci maddeleri;
1) 4857 sayılı İş Kanununun mülga 81 inci maddesi kapsamında çalışanlar hariç kamu kurumları ile 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için 31/12/2023 tarihinde, (1) (2)
2) 50’den az çalışanı olan tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için 1/1/2014 tarihinde,
3) Diğer işyerleri için yayımı tarihinden itibaren altı ay sonra,
b) 9, 31, 33, 34, 35, 36 ve 38 inci maddeleri ile geçici 4, geçici 5, geçici 6, geçici 7 ve geçici 8 inci maddeleri yayımı tarihinde,
c) Diğer maddeleri yayımı tarihinden itibaren altı ay sonra,
yürürlüğe girer.” şeklinde düzenlenmiştir.
Buna göre, 50’den az çalışanı olan tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan özel sektöre ait işyerlerinde Kanun’un 6 ve 7. maddeleri yürürlüğe girmiştir. 50’den az çalışanı olan az tehlikeli sınıfta yer alan özel sektöre ait işyerlerinde ise anılan maddeler 31/12/2023 tarihinde yürürlüğe girecektir.
Ayrıca anılan maddenin birinci fıkrasının (a) bendinin 1 numaralı alt bendi; “Bu Kanunun; 4857 sayılı İş Kanunu’nun mülga 81 inci maddesi kapsamında çalışanlar hariç kamu kurumları ile 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için 31/12/2023 tarihinde yürürlüğe girer.” şeklinde değiştirilmiştir.
Söz konusu değişiklik 4857 sayılı İş Kanunu’nun mülga 81’inci maddesi kapsamında 50’den az çalışanın bulunduğu kamu kurumlarını kapsamakta olup bu işyerlerinde iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi görevlendirilmesi ile ilgili hükümlerin 31/12/2023 tarihinde yürürlüğe girmesine yöneliktir. Bununla birlikte meri Kanunun işyerinde risk değerlendirmesi yapılması, çalışanların İSG eğitimlerinin verilmesi, acil durum planlarının hazırlanması ve tatbikatların yapılması, sağlık gözetimi vs. diğer hükümleri yürürlükte olup işveren yükümlülüğü tüm işyerleri için devam etmektedir.
18/6/2017 tarihli ve 7033 sayılı Kanun ile 6331 sayılı Kanun’un 38 inci maddesinin birinci fırkasının (a) bendinin (1) numaralı alt bendinde yer alan “1/7/2017” ibaresi “1/7/2020” şeklinde değiştirilmiş olmakla birlikte meri Kanun’un risk değerlendirmesi, acil durum planları, yangınla mücadele, sağlık gözetimi, iş kazalarının bildirimi, çalışanlara iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerinin verilmesi, çalışanların bilgilendirilmesi, çalışan temsilcisinin veya temsilcilerinin görevlendirilmesi, iş sağlığı ve güvenliği kurulu kurulması gibi hükümleri yürürlüktedir. Bu kapsamda İSG profesyoneli görevlendirme yükümlülüğü yürürlüğe girmemiş İdarelerde;
29/12/2012 tarihli ve 28512 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan İş Sağlığı ve Güvenliği Risk Değerlendirmesi Yönetmeliğinin geçici birinci maddesi uyarınca işyerlerinde risk değerlendirmesi anılan Yönetmeliğin altıncı maddesinde tanımlanan ekip içerisinde işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı bulunmaksızın diğer ekip üyeleri tarafından yerine getirilebilir.
Çalışanlara verilecek iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri ile ilgili olarak 15/5/2013 tarihli ve 28648 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin “Eğitimi verebilecek kişi ve kuruluşlar” başlıklı 13 üncü maddesinde çalışanların iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerinin kim ya da hangi kurum/kuruluş tarafından verilebileceği hüküm altına alınmış olup iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi istihdam edilmediği takdirde anılan hükümdeki diğer alternatiflerden bu eğitimlerin sağlanabileceği açıklanmıştır.
18/6/2013 tarihli ve 28681 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan İşyerlerinde Acil Durumlar Hakkında Yönetmeliğin “İşverenin yükümlülükleri” başlıklı 5 inci maddesine göre acil durum planlarını hazırlayacak olanlara atıf yapılmamış olup söz konusu planların hazırlanması işverenin yükümlülüğündedir.
Sağlık gözetimi hususundaki yükümlülükler, işyeri hekimi görevlendirmesi yükümlülüğü işyeri için yürürlüğe girene kadar, Kanun öncesinde olduğu gibi kamu sağlık hizmeti sunucuları tarafından da düzenlenebilmektedir.
18/01/2013 tarihli ve 28532 sayılı Resmi Gazete ‘de yayımlanan İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulları Hakkında Yönetmelikte yer alan geçici 1 inci maddenin birinci fıkrasında “6 ncı madde uyarınca oluşturulacak kurulda, mezkûr maddenin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde sayılanların bulundurulma zorunluluğu Kanunun 38 inci maddesinde belirtilen sürelere uygun olarak aranır.” hükmü mevcut olup iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi bulundurma yükümlülüğü olmayan kurumlarda söz konusu kurul üyelerinin aranmayacağı ifade edilmektedir. Diğer taraftan işyeri sağlık ve güvenlik birimi kurulmasına dair Kanunun 8 inci maddesinin altıncı fıkrasında “Belirlenen çalışma süresi nedeniyle işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanının tam süreli görevlendirilmesi gereken durumlarda; işveren, işyeri sağlık ve güvenlik birimi kurar…” hükmü mevcut olup kısmi zamanlı olarak işyeri hekiminden hizmet alındığı takdirde bu birimin kurulmasına gerek bulunmamaktadır.
Kanunun getirdiği diğer yükümlülüklerden olan çalışan temsilcisi görevlendirilmesi, koordinasyonun sağlanması ve benzeri hususlar ise hâlihazırda işverenin sorumluluğunda olan hususlardan olup iş güvenliği uzmanı veya işyeri hekiminin varlığına bağlı değildir.
50’den az çalışanı olan az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde sağlık gözetimi dışındaki hizmetler, Genel Müdürlükle protokol imzalamış kurum, kuruluşlar veya üniversiteler aracılığıyla verilen eğitimleri tamamlayarak yapılacak sınavda başarılı olmaları hâlinde işveren veya işveren vekilince de yerine getirilebilir. Aynı uygulama kamu işyerlerinde de gerçekleştirilebilir. Örneğin, elliden az çalışanı bulunan bir hukuk bürosu, muhasebe bürosu veya terzi dükkânı, manav, market, apartmanlar vb. işyerlerinin işveren veya işveren vekilleri sağlık gözetimi dışında hizmetleri kendileri verebilirler. Sağlık raporları ise kamu hizmet sunucuları veya aile hekimlerinden alınabilir.
Elliden az çalışanı olup az tehlikeli sınıfta yer alan ve yapılan eğitime katılarak e-sertifika almaya hak kazanan işveren veya işveren vekillerinin kendi işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği hizmetini üstlenmeleri hâlinde görevlendirmelerin İSG-KÂTİP üzerinde yapılmasına olanak sağlanması için gerekli düzenlemeler tamamlanıp Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı internet sitesinden ilan edilinceye kadar Yönetmelik ekinde yer alan taahhütnamenin imza altına alınarak Bakanlığın istemesi hâlinde iletilebilecek şekilde işyerinde muhafaza edilmesi gerekmektedir.
Söz konusu sertifikayı almaya hak kazanan işveren veya işveren vekilleri, elliden az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan sadece bir işyerinde iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini yürütebilirler.
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu işvereni önce çalışanları arasından iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi görevlendirmesi konusunda teşvik etmektedir. Eğer çalışanları arasında gerekli niteliklere haiz çalışan yoksa bu hizmetlerin işyeri dışından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca yetkilendirilmiş birimlerden alınması gerekmektedir. Kamu kurumları da bu personelleri öncelikle kendi çalışanları arasından görevlendirebilir veya hizmet alımı yöntemiyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca yetkilendirilmiş birimlerden alabilirler.
Farklı birimlerce birden fazla kamu hizmetinin yürütüldüğü kamu binalarında (valilik yerleşkesi gibi) her kamu dairesi bağlı bulunduğu Bakanlığın sorumluluk alanındadır. Örneğin valilik binasında bulunan İl Sağlık Müdürlüğünün iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin hizmetleri Sağlık Bakanlığının sorumluluğundadır. Valilik yalnızca valilik özel kalemi gibi doğrudan kendine bağlı birimlerin hizmet almasından sorumludur. 6331 sayılı Kanunun 23. maddesi uyarınca binada bulunan bütün bu birimler iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin eylemlerini koordinasyon içerisinde yürütür.
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi çalıştırma yükümlülüğü kamu kurumları ile 50’den az çalışanı olan az tehlikeli işyerlerinde 31.12.2023’e ötelenmiştir.
Risk değerlendirmesi, sağlık gözetimi, çalışanların İSG eğitimi gibi diğer yükümlülükler ise hâlihazırda tüm işyerleri için yürürlüktedir.
Erteleme sayesinde kamu kurumları ile bakkal, emlak bürosu, avukatlık bürosu gibi 50’ den az çalışanı olan işyerleri bu 3 yıllık sürede iş sağlığı ve güvenliği konusunda dışarıdan hizmet almaya gerek duymaksızın söz konusu hizmetleri, Genel Müdürlük ile protokol yapılan açık öğretim kurumları ve üniversitelerden eğitim almak suretiyle kendileri yerine getirebileceklerdir. Böylece bu kapsamda yer alan işyerlerinde işveren veya işveren vekiline eğitim alabilmeleri için 3 yıl süre tanınmaktadır.
İşyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği (İSG) alanında gerekli tedbirlerin alınması ve İSG hizmetlerinin sağlanması amacıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca işverenlere 2 ayrı destek mekanizması sağlanmaktadır.
a) Bu desteklerden birinci; 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 7 nci maddesi gereğince 1 ila 9 çalışanı bulunan tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan yaklaşık 589.395 işyeri ve 1.677.641 çalışan için sağlanan İSG hizmetleri desteğidir. Bu destek kapsamında işyerinde iş sağlığı ve güvenliği hizmetini alan işverenlere, SGK il ve ilçe merkezlerine başvurmaları halinde üçer aylık periyotlarda 2018 yılı Sosyal Güvenlik Kurumu rakamlarına göre tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için çalışan başına 28,42 TL, çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için ise çalışan başına 32, 48 TL devlet desteği sağlanmaktadır.
b) Bir diğer destek mekanizmamız ise 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun Ek-4 üncü maddesi gereğince 10’un üzerinde çalışanı bulunan ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde, son 3 yıl içerisinde ölümlü veya sürekli iş göremezlikle sonuçlanan iş kazası meydana gelmemesi halinde işsizlik sigortası işveren payı teşvik olarak bir sonraki takvim yılından geçerli olmak üzere ve üç yıl süreyle %2 yerine %1 olarak alınmasıdır. Söz konusu teşvikten yaklaşık 53.495 işyeri ve 2.154.197 çalışanın yararlanması beklenmekte olup teşvik uygulamasına 1/1/2019 itibarıyla geçilecektir.
İşverene iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili konularda rehberlik ve danışmanlık yapmak üzere görevlendirilen işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı, görev aldığı işyerinde göreviyle ilgili mevzuat ve teknik gelişmeleri göz önünde bulundurarak iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili eksiklik ve aksaklıkları, tedbir ve tavsiyeleri belirler ve işverene yazılı olarak bildirir.
Eksiklik ve aksaklıkların düzeltilmesinden, tedbir ve tavsiyelerin yerine getirilmesinden işveren sorumludur.
Bildirilen eksiklik ve aksaklıkların acil durdurmayı gerektirmesi veya yangın, patlama, göçme, kimyasal sızıntı ve benzeri acil ve hayati tehlike arz etmesi, meslek hastalığına sebep olabilecek ortamların bulunmasına rağmen işveren tarafından gerekli tedbirlerin alınmaması hâlinde, bu durum işyeri hekimi veya iş güvenliği uzmanınca, Bakanlığın yetkili birimine, varsa yetkili sendika temsilcisine, yoksa çalışan temsilcisine bildirilir.
İşyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanlarının hak ve yetkileri, görevlerini yerine getirmeleri nedeniyle kısıtlanamaz. Bu kişiler, görevlerini mesleğin gerektirdiği etik ilkeler ve mesleki bağımsızlık içerisinde yürütür.
20.7.2013 tarihli ve 28713 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan İşyeri Hekimi ve Diğer Sağlık Personelinin Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelik ile 29.12.2012 tarihli ve 28512 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan İş Güvenliği Uzmanlarının Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelik uyarınca iş güvenliği uzmanları ve işyeri hekimlerinin işyerlerine sunacağı hizmete ilişkin sürelerin belirlenmesinde işyerinin çalışan sayısı ve tehlike sınıfı esas alınmaktadır. Eğer işyeri belli bir büyüklüğün üstünde ise yine tehlike sınıfı ve çalışan sayısına göre tam süreli iş güvenliği uzmanı veya işyeri hekimi görevlendirmesi gerekmektedir. Bu süreler iş güvenliği uzmanları için çalışan başına ve tehlike sınıfına göre 10 dakika, 20 dakika ve 40 dakika şeklinde belirlenmiştir. İşyeri hekimleri için ise süreler çalışan başına ve tehlike sınıfına göre 5 dakika, 10 dakika ve 15 dakika şeklindedir. Vardiyalı çalışma yapılan işyerlerinde işveren tarafından vardiyalara uygun şekilde görevlendirme yapılır. 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde hizmetlerin verilmesinin kolaylaştırılması için aylık hizmet sürelerinin birleştirilmesi mümkün olup hizmet verenin işveren ile anlaşması hâlinde hizmet süreleri birleştirilerek verilebilir. Örnek olarak işyerinde iş güvenliği uzmanının işyerini her sene 2 saat veya her altı ayda bir 1 saat ziyaret etmesi yeterlidir.
Kamu Kurumlarında kadrosu başka bir birimde olup görevlendirmeyle farklı birimlerde çalışanlar, İSG profesyonellerinden alacakları hizmet bakımından, kadrosunun yer aldığı birimdeki toplam çalışan sayısına dâhil edilmesi gerekmektedir.
9.12.2012 tarihli ve 28512 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri Yönetmeliği”nin 5 inci maddesi üçüncü fıkrasında yer alan “(3) İşveren, işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanının tam süreli görevlendirilmesi gereken durumlarda İSGB kurar. Tam süreli işyeri hekimi görevlendirilen işyerlerinde, diğer sağlık personeli görevlendirilmesi zorunlu değildir. Birden (Ek cümle:RG-30/6/2016-29758) fazla iş güvenliği uzmanı görevlendirilen kamu, maden, inşaat, metal, tekstil, sağlık, ulaşım, taşımacılık, ticaret, imalat, bakım, onarım, kurulum, enerji, kimya, tarım, ziraat, hayvancılık, mobilya, ormancılık, gıda, matbaa, atık yönetimi, su temini, temizlik, ilaçlama sektörlerine ait işyerlerinde, tam süreli iş güvenliği uzmanlarından sadece birisinde uygun belge sınıfı aranır.” hükmü uyarınca kamu işyerlerinde görevlendirilen tam süreli iş güvenliği uzmanlarından sadece birisinde uygun belge şartı aranır.
Diğer taraftan aynı düzenlemenin “Görevlendirme belgesi ve sözleşme” başlıklı 14 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan; “(2) İş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin sunulması amacıyla işyerlerinde görevlendirilen kişilerin, doğum, hastalık ve yıllık izin gibi zorunlu nedenler sebebiyle değiştirilmesi ve değişiklik süresinin 30 günü geçmesi hâlinde, durum Genel Müdürlüğe bildirilir. İş Kanunundaki çalışma süreleri saklı kalmak kaydıyla, kamu kurum ve kuruluşları hariç diğer işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği hizmetinin sunulması için hesaplanan zorunlu süre bölünmek suretiyle birden fazla kişi görevlendirmesi yapılamaz.” hükmü uyarınca kamu işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği hizmetinin sunulması için zorunlu süreler bölünmek suretiyle görevlendirme yapılması mümkündür.
İşyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve diğer sağlık personelinin görevlendirilmesine ilişkin zorunlu çalışma sürelerinin hesabında; 5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu ile 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu kapsamındaki öğrenci statüsünde olan çırak ve stajyerler, toplam çalışan sayısına dâhil edilmez.
18/01/2013 tarihli ve 28532 sayılı Resmi Gazete ‘de yayımlanan İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulları Hakkında Yönetmelik uyarınca işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği kurulu kurulması hususundaki yükümlülük elli ve daha fazla çalışanın bulunduğu ve altı aydan fazla süren sürekli işlerin yapıldığı işyerlerini kapsar. Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin bulunduğu hâllerde; asıl işveren ve alt işverenin çalışan sayıları ayrı ayrı elli ve daha fazla ise asıl işveren ve alt işveren ayrı ayrı kurul kurar. Alt işverenin çalışan sayısı elli ve daha fazla, asıl işverenin çalışan sayısı ellinin altında ise işyerinde kurul alt işverence oluşturulur. Asıl işveren ve alt işverenin çalışan sayıları ayrı ayrı ellinin altında ve toplam çalışan sayısı elliden fazla bulunduğu durumlarda ise koordinasyon asıl işverence yapılmak kaydıyla, asıl işveren ve alt işveren tarafından birlikte bir kurul oluşturulur. İşverenlerden birinin kurul kurma yükümlülüğü bulunması hâlinde; yükümlü bulunmayan işveren, diğer işverence kurulan kurula işbirliği ve koordinasyonu sağlamak üzere vekâleten yetkili bir temsilci atar.
İşveren; iş kazalarını kazadan sonraki üç iş günü içinde ve sağlık hizmeti sunucuları veya işyeri hekimi tarafından kendisine bildirilen meslek hastalıklarını da, öğrendiği tarihten itibaren üç iş günü içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirir. (http://www.sgk.gov.tr/wps/portal/sgk/tr/emekli/form_ve_dilekceler/formlar; E32 İş Kazası ve Meslek Hastalığı Bildirim Formu)
Kamu çalışanları için iş kazası ve meslek hastalıklarının kayıt ve bildirimlerine yönelik henüz elektronik bir sistem oluşturulmadığından, bildirimlerin Sosyal Güvenlik Kurumuna yazılı olarak yapılması gerekmektedir.
4857 sayılı İş Kanununun Tanımlar Başlıklı 2. Maddesinin yedinci fıkrasında “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” şeklinde asıl işveren – ait işveren ilişkisi tanımlanmıştır.
Alt işverenlik hizmeti alan asıl işveren, kendi işyeri ve çalışanları için 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamındaki tüm yükümlülüklerini yerine getirmek zorundadır. Benzer şekilde alt işverenler de çalışanlarının hizmet sundukları işyerinin görev yaptıkları bölümlerine özgü risk değerlendirmesi çalışmaları da dâhil olmak üzere, iş sağlığı ve güvenliği eğitimi, çalışanlarına iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin sağlanması gibi Kanun hükümlerinin yerine getirilmesinden kendi çalışanlarına karşı ayrıca yükümlüdür. Asıl işverence İSG profesyonellerinin alacağı hizmet süreleri hesaplanırken alt işverenin çalışanları işyerinin toplam sayısına dâhil edilmez.
Bununla birlikte asıl işverene ait bir işyerinde çalışmakta olan alt işverenlerin mevcudiyeti de asıl işverenin 6331 sayılı Kanun kapsamında işyerinde yürüteceği çalışmalarda dikkate alınmalı, önlemler buna göre geliştirilmelidir. Sonuç olarak; asıl işverenin alt işveren çalıştırdığı işyerlerinde müteselsilen sorumlu olması nedeniyle, alt işverenleri arasında iş sağlığı ve güvenliği konusunda koordinasyonu sağlaması gerekmektedir.
23.08.2013 tarihli ve 28744 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Geçici veya Belirli Süreli İşlerde İş Sağlığı ve Güvenliği Hakkında Yönetmelik” in 6 ve 7 nci maddelerinde; işveren, belirli süreli işlerde veya geçici süreli iş ilişkilerinde 6331 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinde belirtilen bilgilendirme yükümlülüğü saklı kalmak kaydı ile çalışanlara; işe başlamadan önce yapacakları işin ne olduğu ve bu işte karşılaşacakları riskler hakkında gerekli bilgiler ile özellikle yapılacak işin gerektirdiği mesleki bilgi, yetenek, tecrübe ve gerekli sağlık gözetiminin neler olduğu konusunda bilgi verilmesini sağlar. Ayrıca iş nedeniyle ortaya çıkabilecek ilave özel riskler açıkça belirtilir.
Ayrıca 6331 sayılı Kanun’un 17 nci maddesi hükmü ile birlikte işveren, belirli süreli veya geçici süreli iş sözleşmeleri ile istihdam edeceği çalışanların bilgi ve tecrübelerini de dikkate alarak, yapacakları işin niteliğine uygun yeterli eğitim almalarını sağlar.
15/05/2013 tarih ve 28648 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik”in 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasında işverenin, çalışan fiilen çalışmaya başlamadan önce, çalışanın yapacağı iş ve işyerine özgü riskler ile korunma tedbirlerini içeren konularda öncelikli olarak eğitilmesini sağlayacağı ve yine aynı Yönetmeliğin 8 inci maddesinde eğitimlerde geçen sürenin çalışma süresinden sayılacağı hüküm altına alınmıştır.
6331 sayılı Kanun ve bu Kanuna göre yayımlanan alt düzenlemeler uyarınca çalışanların, işe giriş muayeneleri yapılmadan işe başlatılması veya çalışmakta olanların periyodik muayenesi yapılmadan işe devam etmesi mümkün değildir.
6331 sayılı Kanunun “Sağlık gözetimi” başlıklı 15 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işlerde çalışacaklar, yapacakları işe uygun olduklarını belirten sağlık raporu olmadan işe başlatılamaz. Bu Kanun kapsamında alınması gereken sağlık raporları işyeri hekiminden alınır. 50’dan az çalışanı bulunan ve az tehlikeli işyerleri için ise kamu hizmet sunucuları veya aile hekimlerinden de alınabilir. Raporlara itirazlar Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen hakem hastanelere yapılır, verilen kararlar kesindir.
Sağlık gözetiminden doğan maliyet ve bu gözetimden kaynaklı her türlü ek maliyet işverence karşılanır, çalışana yansıtılamaz.
20.7.2013 tarihli ve 28713 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan İşyeri Hekimi ve Diğer Sağlık Personelinin Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmeliğin 9 uncu maddesinin ikinci fıkrasının sağlık gözetimi ile ilgili olan (c) alt bendinde de;
“1) Sağlık gözetimi kapsamında yapılacak işe giriş ve periyodik muayeneler ve tetkikler ile ilgili olarak çalışanları bilgilendirmek ve onların rızasını almak.
2) Gece postaları da dâhil olmak üzere çalışanların sağlık gözetimini yapmak.
3) Çalışanın kişisel özellikleri, işyerinin tehlike sınıfı ve işin niteliği öncelikli olarak göz önünde bulundurularak uluslararası standartlar ile işyerinde yapılan risk değerlendirmesi sonuçları doğrultusunda;
a) Az tehlikeli sınıftaki işyerlerinde en geç beş yılda bir,
b) Tehlikeli sınıftaki işyerlerinde en geç üç yılda bir,
c) Çok tehlikeli sınıftaki işyerlerinde en geç yılda bir,
defa olmak üzere periyodik muayene tekrarlanır. Ancak işyeri hekiminin gerek görmesi hâlinde bu süreler kısaltılır.”
Çalışanın rızası olmadan işe giriş ve periyodik muayeneler ile tetkiklerin yapılamayacağı ve çalışanların periyodik muayenelerinin ne sıklıkla yapılacağı hükme bağlanmıştır. Bununla birlikte sağlık gözetimi kapsamında hangi testlerin ne sıklıkla yapılacağına, risk değerlendirmesinin sonuçları, çalışma ortamının özellikleri de göz önünde bulundurularak işyeri hekimi karar vereceğinden bu periyotların öne çekilebilmesi de mümkündür.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında; “tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işlerde çalışacaklar, yapacakları işe uygun olduklarını belirten sağlık raporu olmadan işe başlatılamaz“ hükmü ile aynı maddenin üçüncü fıkrasında; “bu Kanun kapsamında alınması gereken sağlık raporları işyeri hekiminden alınır. 50’den az çalışanı bulunan ve az tehlikeli işyerleri için ise kamu hizmet sunucuları veya aile hekimlerinden de alınabilir. Raporlara itirazlar Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen hakem hastanelere yapılır, verilen kararlar kesindir.” hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca anılan Kanun’un “işverenin yükümlülükleri” başlıklı 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde “işverenin “çalışana görev verirken, çalışanın sağlık ve güvenlik yönünden işe uygunluğunu göz önüne alacağı” hüküm altına alınmıştır.
Bununla birlikte, 20/7/2013 tarihli ve 28513 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren İşyeri Hekimi ve Diğer Sağlık Personelinin Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmeliğin 9 uncu maddesinde işyeri hekiminin görevleri arasında “özel politika gerektiren gruplar, meslek hastalığı tanısı veya ön tanısı alanlar, kronik hastalığı, madde bağımlılığı, birden fazla iş kazası geçirmiş olanlar gibi çalışanların, uygun işe yerleştirilmeleri için gerekli sağlık muayenelerini yaparak rapor düzenlemek, meslek hastalığı tanısı veya ön tanısı almış çalışanın olması durumunda kişinin çalıştığı ortamdaki diğer çalışanların sağlık muayenelerini tekrarlamak” bulunmakla birlikte, bu kapsamda “çalışanların yapacakları işe uygun olduklarını belirten işe giriş ve periyodik sağlık muayenesi ile gerekli tetkiklerin sonuçlarını Ek-2’de verilen örneğe uygun olarak düzenlemek” hükmü gereği İşe Giriş/Periyodik Muayene Formu düzenleme yetkisi işyeri hekimlerine verilmiştir.
Ancak Kanun’un “Yürürlük” başlıklı 38 inci maddesi üzerinde değişiklik yapılmış olup anılan maddenin birinci fıkrasının (a) bendinin 1 numaralı alt bendi; “Bu Kanunun; 4857 sayılı İş Kanunu’nun mülga 81 inci maddesi kapsamında çalışanlar hariç kamu kurumları ile 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için 31/12/2023 tarihinde yürürlüğe girer.” şeklinde değiştirilmiştir. Söz konusu değişiklik 4857 sayılı İş Kanunu’nun mülga 81’inci maddesi kapsamında 50’den az çalışanın bulunduğu kamu kurumlarını (4857 sayılı Kanuna tabi 50’den az işçi bulunan kurumları) kapsamakta olup bu işyerlerinde iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi görevlendirilmesi ile ilgili hükümlerin 31/12/2023 tarihinde yürürlüğe girmesine yöneliktir.
Bu itibarla, Kanunun 38 inci maddesi uyarınca işyerinde görevlendirilmiş işyeri hekimi bulunması halinde işyeri hekiminin, sağlık hizmeti sunucusunda görevli diğer bir hekim tarafından verilen rapor sonuçlarını değerlendirerek yeni bir rapor hazırlaması, hazırlanacak bu raporda 20/7/2013 tarihli ve 28513 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren İşyeri Hekimi ve Diğer Sağlık Personelinin Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmeliğin ek 2’sinde bulunan İşe Giriş/Periyodik Muayene Formunun kullanılması ve bu raporun Kanaat ve Sonuç kısmında hekim tarafından kişinin çalışamayacağı işlerin açıkça belirtilmesi ile işyerinde çalıştırılabileceği işlere yönelik de bilgi verilmesi gerekmektedir. Bu değerlendirme sonucu, işyeri hekiminin yazılı görüşüne istinaden kişinin, mevcut işte çalışmasının sakıncalı bulunması hâlinde, bu husus işveren veya işveren vekilince değerlendirilerek çalışanın işyerinde sağlık durumuna uygun başka bir işte görevlendirilmesi mümkündür. İşyeri hekiminin aksi görüşü hâlinde çalışan Sağlık Bakanlığınca belirlenen hakem hastaneye başvurarak yeni sağlık raporuna itiraz etme hakkına sahiptir.
Ancak Kanunun 38 inci maddesi uyarınca kurumda işyeri hekimi görevlendirmesi yükümlülüğü yürürlüğe girmediyse raporların Kanun öncesinde olduğu gibi kamu sağlık hizmeti sunucuları tarafından da düzenlenebilmesi mümkün olup yine İşe Giriş/Periyodik Muayene Formunun kullanılması ve formun yukarıda belirtilen bilgileri içerir şekilde düzenlenmesi gerekmektedir.
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun “Sağlık gözetimi” başlıklı 15 inci maddesinin beşinci fıkrasında, sağlık muayenesi yaptırılan çalışanın özel hayatı ve itibarının korunması açısından sağlık bilgilerinin gizli tutulacağı hüküm altına alınmış olmakla birlikte 4857 sayılı İş Kanunu’nun “İşçi özlük dosyası” başlıklı 75 inci maddesi; “İşveren çalıştırdığı her işçi için bir özlük dosyası düzenler. İşveren bu dosyada, işçinin kimlik bilgilerinin yanında, bu Kanun ve diğer kanunlar uyarınca düzenlemek zorunda olduğu her türlü belge ve kayıtları saklamak ve bunları istendiği zaman yetkili memur ve mercilere göstermek zorundadır. İşveren, işçi hakkında edindiği bilgileri dürüstlük kuralları ve hukuka uygun olarak kullanmak ve gizli kalmasında işçinin haklı çıkarı bulunan bilgileri açıklamamakla yükümlüdür.” hükmüne haizdir.
Öte yandan 29/12/2012 tarihli ve 28512 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri Yönetmeliğinin “İşverenin sağlık ve güvenlik kayıtları ve onaylı deftere ilişkin yükümlülükleri” başlıklı 7 nci maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında;
“(1) İşveren ilgili mevzuatta belirlenen süreler saklı kalmak kaydıyla;
a) İşyerinde yürütülen iş sağlığı ve güvenliği faaliyetlerine ilişkin her türlü kaydı,
b) İşten ayrılma tarihinden itibaren en az 15 yıl süreyle çalışanların kişisel sağlık dosyalarını, saklar.
(2) Çalışanın işyerinden ayrılarak başka bir işyerinde çalışmaya başlaması hâlinde, yeni
işveren çalışanın kişisel sağlık dosyasını yazılı olarak talep eder, önceki işveren dosyanın bir örneğini onaylayarak bir ay içerisinde gönderir.” hükmü bulunmaktadır.
Bununla birlikte, kişisel verilerin işlenmesinde başta özel hayatın gizliliği olmak üzere kişilerin temel hak ve özgürlüklerini korumak ve kişisel verileri işleyen gerçek ve tüzel kişilerin yükümlülükleri ile uyacakları usul ve esasları düzenlemek üzere yürütümü Bakanlar Kurulunda bulunan 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu yürürlüğe girmiştir. Anılan Kanunun 8 inci maddesinde, kişisel verilerin aktarılması kanunlarda açıkça öngörülmesi, bir sözleşmenin kurulması veya ifasıyla doğrudan doğruya ilgili olması kaydıyla, sözleşmenin taraflarına ait kişisel verilerin işlenmesinin gerekli olması veya veri sorumlusunun hukuki yükümlülüğünü yerine getirebilmesi için zorunlu olması hâlinde, kişinin açık rızası aranmaksızın kişisel verilerinin işlenmesinin mümkün olduğu belirtilmiştir. Ayrıca aynı maddenin üçüncü fıkrasında da kişisel verilerin aktarılmasına ilişkin diğer kanunlarda yer alan hükümlerin saklı olduğu yönünde düzenleme yapılmıştır. Bu itibarla, eski ve yeni işveren arasında hukuka uygun olarak sağlık kayıtlarının paylaşılması mümkündür.
09/12/2012 tarihli ve 28512 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri Yönetmeliğinin 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde onaylı defter; “İşyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı tarafından yapılan tespit ve tavsiyeler ile gerekli görülen diğer hususların yazıldığı, seri numaralı ve sayfaları bir asıl iki kopyalı şekilde düzenlenmiş her işyeri için tek olan defter” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Yönetmeliğin “İşverenin sağlık ve güvenlik kayıtları ve onaylı deftere ilişkin yükümlülükleri” başlıklı 7 nci maddesinde onaylı defterin nasıl olacağı ve kullanımı ile ilgili şartlar belirlenmiş olup aynı maddenin beşinci fıkrasında onaylı deftere dair tüm sorumlulukların işverende olduğu belirtilmiştir.
Henüz iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi görevlendirme yükümlülüğü başlamamış 50’den az çalışanı bulunan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri ile kamu kurumları için iş güvenliği uzmanı veya işyeri hekimi görevlendirmedikleri takdirde onaylı defter tutma yükümlülüğü bulunmamaktadır. İşveren, iş güvenliği uzmanı veya işyeri hekimi istihdam yükümlülüğü başlamamış olmasına rağmen iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekiminden yalnız birini istihdam etmiş ise bu kişinin imzası bulunması durumunda da onaylı defterin onaylanması gerekmektedir. Bununla birlikte işverenin, işyerinde iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini eğitim alarak üstlenmesi hâlinde çalışma ortamındaki risklerin tespiti, gerekli önlemlerin alınarak tedbirlerin geliştirilmesi vb. birtakım faaliyetleri iş güvenliği uzmanı yerine kendisi yürüteceğinden bu hâlde anılan defterin tutulması gerekli değildir.
İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri Yönetmeliğinin 7 nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca onaylı defter, noterce veya işyerinin bağlı bulunduğu Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlükleri tarafından her sayfası mühürlenmek suretiyle onaylanır.
OSGB kapsamında görev yapan bir iş güvenliği uzmanı veya işyeri hekiminin risk değerlendirmesi de dâhil bir işyerine hizmet verebilmesi için, o işyerinin tehlike sınıfına uygun sertifikaya sahip olması ve İSG-KÂTİP üzerinde tanımlı olacak şekilde o işyerinde görevlendirilmiş olması gerekmektedir. Aksi takdirde yaptığı işlemlerin geçerliliği bulunmadığı gibi, bu durum 29.12.2012 tarihli ve 28512 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olan İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri Yönetmeliği’nin Ek-7’sine göre orta ihlal bir durumdur.
İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin İşyeri Tehlike Sınıfları Tebliği 26/12/2012 tarihli ve 28509 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
4857 sayılı İş Kanununa göre çalışanı bulunan işyerleri için tehlike sınıfı işyeri SGK sicil numarasına göre belirlenmektedir. Şöyle ki işyeri SGK sicil numarasının en başından 2, 3, 4 ve 5. rakamı işyeri faaliyet kodunu/işkolu kodunu göstermektedir. Anılan Tebliğde dörtlü kodlara karşılık gelen bu kod içeriğine göre bir veya daha fazla altılı koda ayrıştırılmıştır. Tescilin doğru olduğu dörtlü kodlar için tehlike sınıfı, işyerinizin esas faaliyetini tanımlayan, tescil kodu /iş kolu kodunuzun altındaki altılı faaliyet kodunun karşısındaki tehlike sınıfıdır.
4857 sayılı Kanununa göre çalışanı olmayan işyerlerinde SGK işyeri numaralandırması farklı bir sistematiğe göre yapıldığı için söz konusu durum geçerli değildir. Bu nedenle idarelerin esas işlerine göre anılan Tebliğden faaliyetlerini belirleyip, bu faaliyete karşılık gelen tehlike sınıfına göre İSG yükümlülüklerini yerine getirmeleri gerekmektedir.
Tehlike sınıfının tespitinde bir işyerinde yürütülen esas işin tehlike sınıfı dikkate alınmaktadır. Bu kapsamda NACE Altılı Faaliyet kodunun, işyerinde yürütülen esas iş dikkate alınarak belirlenmesi gerekmektedir.
İşyeri tescili, tescil değişikliği ve tescille uyumlu altılı faaliyet kodunun sistemde güncellenmesi SGK tarafından yapılmaktadır. Bu nedenle dörtlü tescil kodu/iş kolu kodunun işyerinde yürütülen esas işe karşılık gelmediği durumlarda SGK İl Müdürlüğüne başvurup tescilin değiştirilmesi ve NACE Altılı Faaliyet kodunun yeniden seçilmesi gerekmektedir.
İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin İşyeri Tehlike Sınıfları Tebliğinde kullanılan kodlar ve tanımlar NACE Rev.2 Ekonomik Faaliyet Sınıflaması olarak bilinen uluslararası bir sınıflamaya aittir. Sınıflama ile ilgili konular Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) yetkisindedir. Bu sebeple Tebliğde faaliyetlerine karşılık gelen “altılı faaliyet kodunu/NACE kodunu” belirlemek isteyen işyerleri TÜİK’e başvurmalıdır.
Kamu kurum ve kuruluşları hariç ondan az çalışanı olan tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği hizmet bedelleri Sosyal Güvenlik Kurumunca mali olarak desteklenmektedir. Bu tip işyerlerinin tescilli oldukları Sosyal Güvenlik İl Müdürlüklerine veya Sosyal Güvenlik Merkezlerine başvuruda bulunmaları yeterlidir. Sağlanacak desteğin usul ve esasları İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetlerinin Desteklenmesi Hakkında Yönetmelikle belirlenmiştir. İşverenlerin bu destekten faydalanmasında işverenin Türkiye genelinde tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde çalıştırılan toplam sigortalı sayısı esas alınmaktadır. İşyerlerinin bu destekten faydalanması için İSG-KÂTİP sistemine kayıtlı onaylanmış ve devam eden iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin verilmesine ilişkin, hizmet sunucusu ile yapılmış bir sözleşmesinin olması şarttır. Bu destek, iş sağlığı ve güvenliği hizmet bedelinin sigortalı başına günlük miktarı 16 yaşından büyük sigortalılar için belirlenen prime esas kazanç alt sınırının günlük tutarının tehlikeli sınıf için %1,4 ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için %1,6’sı kadar olacaktır.
13/7/2013 tarihli ve 28706 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Tehlikeli ve Çok Tehlikeli Sınıfta Yer Alan İşlerde Çalıştırılacakların Mesleki Eğitimlerine Dair Yönetmeliğinin 6 ncı maddesinde, Ek-1 çizelgede yer alan işlerde fiilen çalıştırılacakların, yaptığı işe uygun ve aynı maddede tanımlanan belgelerden birisine sahip olmaları zorunlu olup mesleki eğitimin belgesinin hangi kurum/kuruluşlar tarafından verilebileceği belirtilmiştir. İşyerindeki faaliyetlerin içerikleri işveren ve/veya iş güvenliği uzmanı ve/veya işyeri hekimince Ek-1 çizelgede yer alan her başlık için tek tek yorumlanmalı ve Ek-1 çizelgede yer alan işlerde fiilen çalışanlar için mesleki eğitim yükümlülüğü yerine getirilmelidir.
Bununla birlikte 25/5/2015 tarihli ve 29366 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Meslekî Yeterlilik Kurumu Meslekî Yeterlilik Belgesi Zorunluluğu Getirilen Mesleklere İlişkin Tebliğin amacı tehlikeli ve çok tehlikeli işlerden olup, çalışanlar için Meslekî Yeterlilik Kurumu Meslekî Yeterlilik Belgesi zorunluluğu getirilen meslekleri belirlemek ve yayımını sağlamaktır. Bu Tebliğde belirtilen mesleklerin MYK tarafından belgelendirilmesi gerekmekte olup bu Tebliğde yer almayıp Yönetmeliğin Ek-1 çizelgesinde yer alan işlerde yukarıda ifade edilen düzenleme kapsamındaki 6. maddenin dikkate alınması gerekmektedir.
31/12/2012 tarihi itibariyle çalışan sayısı ve tehlike sınıfı farkı gözetmeksizin kamu da dâhil tüm işyerlerinde risk değerlendirmesi yapılacaktır.
Risk değerlendirmesi, işverenin oluşturduğu bir ekip tarafından gerçekleştirilir. Risk değerlendirmesi ekibi;
a) İşveren veya işveren vekili.
b) İşyerinde sağlık ve güvenlik hizmetini yürüten iş güvenliği uzmanları ile işyeri hekimleri.
c) İşyerindeki çalışan temsilcileri.
ç) İşyerindeki destek elemanları.
d) İşyerindeki bütün birimleri temsil edecek şekilde belirlenen ve işyerinde yürütülen çalışmalar, mevcut veya muhtemel tehlike kaynakları ile riskler konusunda bilgi sahibi çalışanlardan oluşur.
29/12/2012 tarihli ve 28512 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan İş Sağlığı ve Güvenliği Risk Değerlendirmesi Yönetmeliğinin geçici birinci maddesi uyarınca İSG profesyoneli görevlendirme yükümlülüğü henüz yürürlüğe girmemiş işyerlerinde bu ekip içerisinde işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı bulunmaksızın da diğer ekip üyeleri tarafından risk değerlendirmesi gerçekleştirilebilir. İşveren ihtiyaç duyduğu takdirde bu ekibe destek olmak üzere işyeri dışındaki kişi ve kuruluşlardan hizmet alabilir.
Bir işyerinde bir veya daha fazla alt işveren bulunması hâlinde; her alt işveren yürüttükleri işlerle ilgili olarak, risk değerlendirmesi çalışmalarını yapar veya yaptırır. Alt işverenlerin risk değerlendirmesi çalışmaları konusunda asıl işverenin sorumluluk alanları ile ilgili ihtiyaç duydukları bilgi ve belgeler asıl işverence sağlanır. Asıl işveren, alt işverenlerce yürütülen risk değerlendirmesi çalışmalarını denetler ve bu konudaki çalışmaları koordine eder. Alt işverenler hazırladıkları risk değerlendirmesinin bir nüshasını asıl işverene verir. Asıl işveren; bu risk değerlendirmesi çalışmalarını kendi çalışmasıyla bütünleştirerek, risk kontrol tedbirlerinin uygulanıp uygulanmadığını izler, denetler ve uygunsuzlukların giderilmesini sağlar.
Risk değerlendirmesinin yapılacağı sektör özelinde herhangi bir yöntem kısıtlaması mevcut mevzuatta bulunmamakla birlikte yapılacak çalışma öncesinde işyerinde toplanan bilgi ve veriler ışığında belirlenen riskler; işletmenin faaliyetine ilişkin özellikleri, işyerindeki tehlike veya risklerin nitelikleri ve işyerinin kısıtları gibi faktörler ya da ulusal veya uluslararası standartlar esas alınarak seçilen yöntemlerden biri veya birkaçı bir arada kullanılarak analiz edilir.
Yüksekte çalışma eğitimi mesleki eğitim kapsamında verilmesi gereken bir eğitim olmayıp işin gereği olarak yüksekte çalışılması gereken inşaat, depoculuk vb. işlerde fiili olarak çalışanlara özel olarak verilmesi gereken bir eğitimdir.
05/10/2013 tarihli ve 28786 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yapı İşlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliğinin Ek-4 bölümünün “Yüksekte Çalışma” Başlığı altındaki 2 nci maddesinin (g) bendinde “Bu alanlarda çalışanlara yüksekte çalışmayla ilgili tehlike ve riskler konusunda bilgilendirme yapılarak gerekli eğitim verilir.” hükmü yer almaktadır. Bununla birlikte 15/05/2013 tarihli ve 28648 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik, çalışanların özellikle yapacağı iş ve işyerine özgü riskler ile korunma tedbirlerini içeren konularda öncelikli olarak eğitilmesini hüküm altına almakta ve işle ilgili bilgi, tutum ve davranışlarında iş sağlığı ve güvenliği açısından olumlu değişikliğe neden olacak bir eğitim almasını hedeflemektedir. Ayrıca söz konusu Yönetmelikte bu eğitimlerin kimler tarafından verilebileceği de belirtilmekte olup eğitim vereceği konulara göre uzmanlık alanları da dikkate alınmak koşuluyla işyerinde görevlendirilmiş iş güvenliği uzmanlarının da bu eğitimi verebileceği yer almaktadır.
Bu doğrultuda, yüksekte çalışma eğitimi verilebilmesi için “yüksekte çalışma eğitici sertifikası” ve benzeri sertifikaya sahip olma şartı yoktur. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile mevzuatımıza kazandırılan proaktif yaklaşım gereği bu eğitimi verebilecek kişilerin belirli nitelikler belirlenerek kısıtlanmasına gidilmemiş olup yeterli bilgi düzeyine sahip kişilerin bu eğitimi verebilmeleri ve neticesinde çıkabilecek sorumlulukları üstlenebilmeleri yönünde düzenlemeye gidilmiştir. Sonuç olarak bu konuya ilişkin yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar yukarıda belirtilen prensipler doğrultusunda bu eğitimlerin işyerinde görevli olan iş güvenliği uzmanı veya işyeri hekimi tarafından verilebilmesi mümkün görülmektedir. Ayrıca yeterli uzmanlık ve yetkinliğe sahip olan kişi, kurum veya kuruluşlardan da bu eğitimin çalışanlara sağlanabileceği düşünülmektedir. Mevzuatta eğitimlerin tekrarlanma sıklığı ile ilgili bir hüküm olmayıp çalışanların İSG Eğitimleri Yönetmeliği hükümleri saklı kalmak kaydı ile uygun aralıklarla tekrarlanması uygun olacaktır.
16.07.2013 tarihli ve 28709 sayılı Resmi Gazete ’de yayımlanan “Sağlık Kuralları Bakımından Günde Azami Yedi Buçuk Saat veya Daha Az Çalışılması Gereken İşler Hakkında Yönetmelik”in amacı, Yönetmelikte belirtilen işlerde, çalışanların sağlık kuralları bakımından, çalışabilecekleri azami çalışma sürelerini düzenlemektir.
Bilindiği üzere, mevzuat hazırlama sürecinde bir konunun geneline ilişkin bir düzenleme yapılması ve olabilecek en olumsuz şartların da dikkate alınması gerekmektedir. Bahse konu mevzuat kapsamında, işyerinden işyerine değişiklik gösterebilecek çalışma ortamında alınan koruyucu veya önleyici tedbirlerden bağımsız olarak, işin doğası ön planda tutulmuş; çoğunlukla çok tehlikeli işler sınıfında yer alan bu işlerin çalışanların sağlık ve güvenliği üzerindeki etkileri değerlendirilerek düzenlemeye gidilmiştir. Diğer taraftan düzenlemede yer alan ve çalışma süresinin kısıtlanmasını içeren hükümler işyeri veya sektör bazlı olmayıp genel olarak iş ve iş süreçlerini kapsamaktadır.
Anılan yönetmelik içerisinde hangi işlerde günde azami yedi buçuk saat çalışılabileceği ile günde yedi buçuk saatten daha az çalışılması gereken işler belirlenmiştir. Bu Yönetmelik kapsamına giren işlerde çalışanlar, 4 ve 5 inci maddelerde belirtilen günlük azami iş sürelerinden sonra diğer herhangi bir işte çalıştırılamaz ve bu işlerde fazla çalışma yapılamaz.
4857 sayılı Kanun’un 63 üncü maddesi uyarınca yayımlanan “Sağlık Kuralları Bakımından Günde Ancak Yedibuçuk Saat veya Daha Az Çalışılması Gereken İşler Hakkında Yönetmelik” kapsamına giren işlerde ve meri Kanun’un 69 uncu maddesinde belirtilen gece çalışmasında fazla çalışma yapılamaz.
Geçici görevlendirme ile başka bir işyerinde görevlendirilen çalışanlar, başka bir işverene ait çalışma ortamında iş görmeleri nedeniyle diğer çalışanlarla birlikte sağlık ve güvenliklerinin sağlanması için gerekli çalışmalar gidilen işyeri işverenlerince yapılmalıdır. Ayrıca bu kişilerin bilgi, tecrübe vb. eksiklikleri nedeniyle kendilerinin çalışma ortamında bir risk teşkil etmeleri halinde yine işyerinin bütünü için hazırlanan risk değerlendirmesinde asıl işverence konunun ele alınması gerekmektedir. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 6 ncı maddesi birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan; “Mesleki risklerin önlenmesi ve bu risklerden korunulmasına yönelik çalışmaları da kapsayacak, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin sunulması için işveren; çalışanların sağlık ve güvenliğini etkilediği bilinen veya etkilemesi muhtemel konular hakkında; görevlendirdikleri kişi veya hizmet aldığı kurum ve kuruluşları, başka işyerlerinden çalışmak üzere kendi işyerine gelen çalışanları ve bunların işverenlerini bilgilendirir.” hükmü uyarınca geçici görevlendirme ile gidilen işyeri işverenlerinin, diğer işyerlerinden geçici çalışma ile görevlendirilerek gelen personel ile bunların işverenlerini, çalışanları etkileyebilecek konular ile muhtemel iş sağlığı ve güvenliği risklerine dair bilgilendirme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu bilgilendirme, geçici görevlendirilen çalışanların hizmet verilen işyerinin özellikleri, sağlık ve güvenlik riskleri, acil durum prosedürleri vb. hususlarda bilgi sağlanmasını amaçlamaktadır.
Diğer taraftan 6331 sayılı Kanunun 17 nci maddesi beşinci fıkrasında; “Tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde; yapılacak işlerde karşılaşılacak sağlık ve güvenlik riskleri ile ilgili yeterli bilgi ve talimatları içeren eğitimin alındığına dair belge olmaksızın, başka işyerlerinden çalışmak üzere gelen çalışanlar işe başlatılamaz.” hükmü uyarınca asıl işveren, yeterli bilgi ve talimatların alındığını gösterir belgesi bulunmayan çalışanları işe başlatamaz.
İşyerinde iş ekipmanlarının kullanımı ile ilgili sağlık ve güvenlik yönünden uyulması gerekli asgari şartları belirtmek amacıyla İş Ekipmanlarının Kullanımında Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliği 25/4/2013 tarihli ve 28628 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Söz konusu Yönetmeliğin Ek-3’ünde “periyodik kontrole tabi iş ekipmanları” başlıklı 2.3. maddesinde elektrik tesisatı, topraklama tesisatı, paratoner tesisatı ile akümülatör, transformatör ve benzeri elektrik ile ilgili tesisatın periyodik kontrolleri elektrik mühendisleri, elektrik tekniker veya yüksek teknikerleri tarafından yapılabileceği hüküm altına alınmış olup ilgi standartlarda aksi belirtilmediği sürece, tesisatların periyodik kontrollerinin yılda bir kez yapılması hususu belirtilmektedir.
Ayrıca, Elektrik İle İlgili Fen Adamlarının Yetki, Görev ve Sorumlulukları Hakkında Yönetmeliğin Elektrikle İlgili Fen Adamlarının Görev, Yetki ve Sorumlulukları başlıklı 4 üncü maddesinin (b) bendinde; Denetime yönelik fenni mesuliyet sorumluluğu elektrik veya elektrik ve elektronik mühendislerince veya Yapı Denetim Kuruluşunun denetçi elektrik veya elektrik ve elektronik mühendislerince üstlenilen bağlantı gücü 1500 KW, 400 Volt’a kadar elektrik iç tesislerinin yapımı ile bağlantı gücü 1250 KW, 400 Volt’a kadar elektrik iç tesislerinin yapımı konularında elektrik-elektronik mühendislerinin yetkili oldukları belirtilmektedir.
Bu çerçevede, topraklama ölçümü ve topraklama tesisatı işlerinin elektrik ve elektronik mühendisleri tarafından da yapılabilmesi mümkündür.
Yangın eğitimi mesleki eğitim kapsamında verilmesi gereken bir eğitim olmayıp bütün işyerlerinde işin gereği verilmesi gereken bir eğitimdir. İşyerlerinde Acil Durumlar Hakkında Yönetmelik kapsamında arama, kurtarma, tahliye ve yangınla mücadele eğitimleri için çalışanlara kimin tarafından eğitim verileceğine dair bir husus belirtilmemektedir. Bu doğrultuda işyeri bünyesinde iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi veya başka bir çalışanının yeterli bilgi ve donanımı olması durumunda bu kişilerin eğitim verebilmesi, ayrıca bu eğitimin AFAD veya itfaiye gibi kuruluşlardan da alınabilmesi mümkündür.
Diğer sağlık personelleri ondan fazla çalışanı bulunan ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde işyerinin büyüklüğüne göre artan sürelerle görevlendirilmektedir. Örneğin, ondan çok çalışanı bulunan akaryakıt istasyonları, inşaatlar, dökümhaneler vb. işyerlerinde diğer sağlık personeli bulundurulması zorunludur. Tam süreli işyeri hekimi çalışan işyerlerinde diğer sağlık personeli çalıştırma zorunluluğu aranmaz.
İki ile elli arasında çalışanı bulunan işyerlerinde bir,
Ellibir ile yüz arasında çalışanı bulunan işyerlerinde iki,
Yüzbir ile beşyüz arasında çalışanı bulunan işyerlerinde üç,
Beşyüzbir ile bin arasında çalışanı bulunan işyerlerinde dört,
Binbir ile ikibin arasında çalışanı bulunan işyerlerinde beş,
İkibinbir ve üzeri çalışanı bulunan işyerlerinde altı çalışan temsilcisi bulunmalıdır.
16/08/2013 tarihli ve 28737 sayılı Resmi Gazete ’de yayımlanan Gebe veya Emziren Kadınların Çalıştırılma Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Yönetmelik’in “Tanımlar” başlıklı 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde “Yurt/Çocuk bakım yurdu/Kreş: 0-60 aylık çocuklar ile velisinin isteği üzerine ilkokula kaydı yapılmayan 60-66 aylık çocukların bakım ve eğitimlerinin yapıldığı yerleri,” şeklinde tanımlanmıştır.
Yönetmelik’in “Oda ve yurt açma yükümlülüğü” başlıklı 13 üncü maddesinde;
(1) Yaşları ve medeni halleri ne olursa olsun, 100-150 kadın çalışanı olan işyerlerinde, emziren çalışanların çocuklarını emzirmeleri için işveren tarafından, çalışma yerlerinden ayrı ve işyerine en çok 250 metre uzaklıkta EK-IV’te belirtilen şartları taşıyan bir emzirme odasının kurulması zorunludur.
(2) Yaşları ve medeni hâlleri ne olursa olsun, 150’den çok kadın çalışanı olan işyerlerinde, 0-6 yaşındaki çocukların bırakılması, bakımı ve emziren çalışanların çocuklarını emzirmeleri için işveren tarafından, çalışma yerlerinden ayrı ve işyerine yakın EK-IV’te belirtilen şartları taşıyan bir yurdun kurulması zorunludur. Yurt, işyerine 250 metreden daha uzaksa işveren taşıt sağlamakla yükümlüdür.
(3) İşverenler, ortaklaşa oda ve yurt kurabilecekleri gibi, oda ve yurt açma yükümlülüğünü, kamu kurumlarınca yetkilendirilmiş yurtlarla yapacakları anlaşmalarla da yerine getirebilirler.
(4) Oda ve yurt açma yükümlülüğünün belirlenmesinde, işverenin belediye ve mücavir alan sınırları içinde bulunan tüm işyerlerindeki kadın çalışanların toplam sayısı dikkate alınır.
(5) Emzirme odası ve/veya yurt kurulması için gereken kadın çalışan sayısının hesabına erkek çalışanlar arasından çocuğunun annesi ölmüş veya velayeti babaya verilmiş olanlar da dâhil edilir.
hükümleri bulunmaktadır. Buna göre işverenlerin, yaşları ve medeni hâlleri ne olursa olsun 150’den çok kadın çalışanı bulunması halinde 0-60 aylık çocuklar ile velisinin isteği üzerine ilkokula kaydı yapılmayan 60-66 aylık çocukların bakım ve eğitimleri için EK-IV’te belirtilen şartları taşıyan bir yurt kurması yükümlülüğü bulunmaktadır. Diğer taraftan işverenler, ortaklaşa oda ve yurt kurabilecekleri gibi, oda ve yurt açma yükümlülüğünü, kamu kurumlarınca yetkilendirilmiş yurtlarla yapacakları anlaşmalarla da yerine getirebilirler.
Buna göre ilgili düzenlemede oda ve yurtlar ile ilgili olarak işverene yükümlülük verilmiş olması ve giderlerinin tamamının işverenlerce karşılanacağının hükme bağlanmış olması nedeniyle bu yükümlülüğün hizmet alımı yoluyla yerine getirilmesi hâlinde kısmi de olsa çalışanlardan ücret talep edilemez. Maliye Bakanlığı tarafından konuyla ilgili yapılan değerlendirmeye göre yükümlülüğün kamu kurumları tarafından yetkilendirilmiş özel kreş ve çocuk yurtlarından hizmet alımı ile yerine getirilmesi hâlinde yapılacak ödemelerin, Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi çerçevesinde safi kazancın tespitinde indirim konusu yapılmasının mümkün bulunduğu değerlendirilmektedir.
İşverenin iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili yükümlülüğünü yerine getirmediği durumlarda uygulanacak para cezaları, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun “İdari para cezaları ve uygulanması” başlıklı 26 ncı maddesinde belirtilmiştir. Yeniden değerleme oranı göz önünde bulundurularak çalışan sayısına göre her yıl uygulanacak ceza miktarları İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü internet sayfasında (https://www.csgb.gov.tr/isggm/Contents/hizlierisim/ipc/) ilan edilmektedir.
13/7/2013 tarihli ve 28706 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Tehlikeli ve Çok Tehlikeli İşlerde Çalışanların Mesleki Eğitimlerine Dair Yönetmeliğin Ek-1 çizelgesinde yer alan işlerde fiilen çalıştırılacakların, yaptığı işe uygun ve anılan Yönetmeliğin “Mesleki eğitimin belgelendirilmesi” başlıklı 6. maddesinde tanımlanan belgelerden birisine sahip olmaları zorunludur.
Bununla birlikte anılan Yönetmeliğin Ek-1 listesinde bulunan ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu kapsamında yer alan araç/ekipmanları kullanacak çalışanların aynı Kanun kapsamında sahip olmaları gereken operatör belgelerinin mesleki eğitim belgesi olarak sayılabileceği, Yönetmeliğin Ek-1 listesinde yer alan ve 2918 sayılı Kanun kapsamında olmayıp sadece iş sahası içerisinde kullanılan araç/ekipmanların kullanımının mesleki eğitime tabi olduğu ve sahip olunması gereken mesleki eğitim belgelerinin söz konusu Yönetmeliğin 6 ncı maddesinde tanımlanmış belgelerden biri olması yeterlidir.
20.08.2013 tarihli ve 28741 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olan İş Hijyeni Ölçüm, Test ve Analizi Yapan Laboratuvarlar Hakkında Yönetmelik kapsamında İSGÜM tarafından yetkilendirilen kuruluşlar tarafından ortam ölçümlerinin yapılması gerekmektedir. Bu kuruluşlara ait liste İSGÜM internet sayfasında (http://www.isgum.gov.tr/labyetki.aspx) yer almaktadır. Ayrıca laboratuvar yetkilendirme ile ilgili sıkça sorulan sorulara ilişkin açıklamalara da https://www.csgb.gov.tr/isgum/Contents/hizlierisim/laboratuvaryetkilendirme/ adresinden ulaşılabilinir.
İş ekipmanlarının periyodik kontrollerini yapacak yetkili kişiler; mühendis, tekniker, yüksek tekniker ve teknik öğretmen unvanına sahip kişilerdir. Örneğin; basınçlı kap ve tesisatların periyodik kontrolleri; makine mühendisleri, makine tekniker veya yüksek teknikerleri dışında makine veya metal eğitimi bölümü mezunu teknik öğretmenler tarafından da yapılabilir. Elektrik tesisatı, topraklama tesisatı, paratoner tesisatı ile akümülatör ve transformatör ve benzeri elektrik ile ilgili tesisatın periyodik kontrolleri ise elektrik mühendisleri, elektrik eğitimi bölümü mezunu teknik öğretmenler, elektrik tekniker veya yüksek teknikerleri tarafından yapılır.
İş ekipmanlarının periyodik kontrollerini yapmaya yetkili kişilerin EKİPNET’e kayıt yaptırmaları zorunludur. EKİPNET sistemine kayıt zorunluluğu, 1.10.2017 tarihli ve 30197 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “İş Ekipmanlarının Periyodik Kontrollerini Yapmaya Yetkili Kişilerin Kayıt ve Eğitimlerine İlişkin Tebliğ”in yürürlüğe girmesinin ardından pilot iller olan Eskişehir ve Kırıkkale’de başlamıştır. EKİPNET’e kayıt olup geçici kayıt numarası alanlar, yetkilendirilmiş kurumlar vasıtasıyla verilen temel eğitimi tamamlamak ve sınavda başarı sağlamak kaydıyla nihai kayıt numarasını alırlar. Pilot uygulamanın süresi en az bir yıl olarak belirlenmiş olup bu sürenin sonunda tüm yurtta EKİPNET’e kayıt olma ve temel eğitimde başarı sağlama zorunlu hâle gelecektir.
01.10.2017 tarih ve 30197 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren İş Ekipmanlarının Periyodik Kontrollerini Yapmaya Yetkili Kişilerin Kayıt ve Eğitimlerine İlişkin Tebliğ ile periyodik kontrol konusunda yeni düzenlemeler getirilmiştir. Tebliğ’de belirlenen hususlara göre ilgili mezuniyet şartlarını sağlayan kişiler İş Ekipmanlarının Periyodik Kontrollerini Yapacak Yetkili Kişilerin Kayıt Programı (EKİPNET)’e kayıt yaptırmaktadır.
EKİPNET sistemine kayıt olan kişiler, ilgili Tebliğ’de belirtilen şartları sağlayan ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca protokol yapılarak yetkilendirilen kuruluşlardan eğitim almak ve başarılı olmak kaydı ile periyodik kontrol yapmaya yetkili olmaktadırlar. Eğitimde başarılı olan kişilere EKİPNET sistemi tarafından kayıt numarası verilmekte ve kişiler yaptıkları periyodik kontrolleri bu kayıt numarası ile gerçekleştirmektedir.
Protokol ile eğitim vermek için yetkilendirilen kuruluşlar İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü web-sitesinden ve sosyal medya hesaplarından duyurulmaktadır. Tebliğ’in yayımlanma tarihinden itibaren en az bir yıl süre ile Kırıkkale ve Eskişehir pilot illerinde devam eden çalışma, pilot sürenin bitiminden itibaren ülke çapında yaygınlaştırılacaktır.
Çalışanların işyerinde iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri önem arz eden konulardan biridir. Bu kapsamda, çalışanların belirli konulardan oluşan temel bir İSG eğitimini almalarının yanı sıra çalışanın fiilen çalışmaya başlamadan önce, çalışanın yapacağı işe, varsa kullanacağı iş ekipmanına ve işyerine özgü iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini içeren konularda uygulamalı olarak işe başlama eğitimi alması da öngörülmüştür. Diğer taraftan herhangi bir sebeple altı aydan fazla süreyle işten uzak kalanlara, tekrar işe başlatılmadan önce bilgi yenileme eğitimi verilir.
Bunların dışında çalışanlara verilecek temel eğitimler, işin devamı süresince belirlenen düzenli aralıklar içinde; az tehlikeli işyerleri için en az sekiz saat, tehlikeli işyerleri için en az on iki saat, çok tehlikeli işyerleri için en az on altı saat olarak her çalışan için düzenlenir.
Yapılan iş değişmeden işyerinin değişmesi hâlinde çalışanın sahip olduğu eğitimlerin geçerliliği sağlanmış, böylece inşaat işleri gibi çalışanların sık sık değiştiği işlerde işverenlere kolaylık getirilmiştir.
Ayrıca Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına ulaşan geri bildirimler doğrultusunda uzaktan verilecek eğitimlere ilişkin esaslar da yeniden düzenlenmiştir. Bu kapsamda işyerinde ilk defa verilecek temel eğitimler hariç çalışanlara tekrar verilecek temel eğitimler işveren tarafından işe ve işyerine özgü içeriğin hazırlanması ve gerekli uzaktan eğitim yönetim sisteminin sağlanması hâlinde uzaktan eğitim yöntemi kullanılarak verilebilir.
Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri; İSG profesyonellerinin yanı sıra üniversiteler ve kamu kurum ve kuruluşları, Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, işçi, işveren ve kamu görevlileri kuruluşları veya bu kuruluşlarca kurulan eğitim vakıfları ve ortaklaşa oluşturdukları eğitim merkezleri ile Bakanlıkça yetkilendirilmiş eğitim kurumları ve çalışanlara ücretsiz eğitim hizmeti veren ve kamu yararına kuruluş statüsüne haiz, eğitim amaçlı kurulmuş vakıflar tarafından verilebilmektedir.
Öteleme yalnızca İSG profesyoneli görevlendirilmesine dair olup risk değerlendirmesi, acil durum planları, yangınla mücadele, sağlık gözetimi gibi işveren yükümlülükleri yürürlüktedir.
İSG profesyoneli görevlendirme yükümlülüğü başlamamış kurumlarda;
Risk değerlendirmesi: Risk değerlendirmesi ekibi içerisinde işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı bulunmaksızın diğer ekip üyeleri tarafından yerine getirilebilir.
Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri: İlgili Yönetmelikte belirtilen “eğitimi verebilecek kişi ve kuruluşlar” tarafından ya da kamu kurumlarının eğitim birimlerinde kendi personeli ile verilebilir.
Acil durum planları: Acil durum planlarını hazırlayacak olanlara atıf yapılmamış olup söz konusu planların hazırlanması işverenin yükümlülüğündedir.
Sağlık gözetimi: İşyeri hekimi görevlendirmesi yükümlülüğü yürürlüğe girene kadar, Kanun öncesinde olduğu gibi kamu sağlık hizmeti sunucuları tarafından da düzenlenebilmektedir.
İş sağlığı ve güvenliği kurulu: Geçiş süresi boyunca kurul üyeleri içerisinde işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı bulunması şartı aranmamaktadır.
Kanunun 38 inci maddesi gereği işyerinde İSG profesyonellerinin görevlendirilmesi;
4857 sayılı İş Kanunu’nun mülga 81 inci maddesi kapsamında 50’den fazla işçi statüsünde çalışanı bulunan kamu kurumları ile tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan özel sektöre ait işyerlerinde yürürlüktedir.
4857 sayılı İş Kanununun mülga 81 inci maddesi kapsamında çalışanlar hariç kamu kurumları ile 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için 31/12/2023 tarihinde yürürlüğe girecektir.
İşyeri hekiminin Sağlık Bakanlığı Doktor Bilgi Bankasına kayıtlı olması gerekmektedir. Kayıt işlemi için il sağlık müdürlüklerine müracaat edilmelidir. Kayıt kontrolü için: http://sbu2.saglik.gov.tr/drbilgi
İşyeri hekimliği sertifikasının vize süresinin dolması nedeniyle İSG-KÂTİP’te geçersiz duruma düşmemiş olması gerekmektedir. Vize işlemleri için İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğüne müracaat edilmelidir. Sertifika durumu İSG-KÂTİP’e e-devlet şifresi ile giriş yapılarak ilgili hekimin “Sertifikalar” sayfasından kontrol edilebilmektedir.
İşyeri hekiminin reçete düzenlediği kişinin çalıştığı işyeri ile İSG-KÂTİP üzerinden sözleşmesinin bulunması gerekmektedir. Sözleşme durumu İSG-KÂTİP’e e-devlet şifresi ile giriş yapılarak ilgili hekimin “Sözleşmeler” sayfasından kontrol edilebilmektedir.
OSGB’de çalışan işyeri hekimlerinin dışa görevlendirmesinin (ilgili işyerine ataması) bulunması gerekmektedir.
İşyerlerinde yapılan iş hijyeni ölçüm test ve analizleri, mevzuat gereği zorunlu kılınan risk değerlendirmesi çalışmalarının bir parçasıdır. Bu nedenle öncelikli olarak işyerinde risk değerlendirmesi çalışmanızın taslağını çıkartmalı ve bu taslakta tespit edilen fiziksel, kimyasal ve biyolojik faktörlerin hangilerinin ölçümünün yapılması gerektiğine karar verilmelidir. Daha sonra bu faktörleri ölçebilen laboratuvarların hangileri olduğu belirlenmelidir. Bu belirleme işi yapılırken www.isgum.gov.tr adresinde yer alan yetkili laboratuvarlar sekmesi kullanılmalıdır. Bu sekmede her bir laboratuvarın hangi ölçümleri yaptığı ilgili yeterlik veya ön yeterlik belgeleri içerisinde belirtilmektedir. Bu sekmede laboratuvarların iletişim bilgileri de yer almakta olup herhangi bir faktörün ölçümü hakkında daha detaylı bilgi almak için laboratuvarlarla iletişim kurulması faydalı olmaktadır. Bir laboratuvarın işyerinizde var olan tüm faktörleri ölçemiyor olabileceği göz önüne alındığında birden çok laboratuvardan hizmet alma yoluna gidilmesi tercih edilebilir. Hizmet alınacak laboratuvar belirlendikten sonra işyerinize laboratuvar personeli gelecek ve ölçüm yapılacak kişilileri ve/veya noktaları tespit edecektir. Bu çalışma ön inceleme olarak adlandırılmaktadır. Ön inceleme sırasında işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve laboratuvar personelinin birlikte çalışması, ayrıca işyerinde çalışanların görüşlerinin alınması önem arz etmektedir. Ön inceleme çalışması tamamlandıktan sonra üzerinde anlaşılan ölçüm listesi karşılıklı olarak imzalanmalı ve işyerinde saklanmalıdır. Sonraki aşamada işyerinde ölçüm metotlarının gerektirdiği süre zarfında karar verilen ölçümler gerçekleşecektir. Ölçümler bittikten sonra laboratuvar gerekli analizleri ve hesaplamaları tamamlayarak tarafınıza bir rapor gönderecektir. Bu rapor içerisinde ölçümü yapılan faktörler, ölçüm tarihi ve ölçüm sırasındaki çevre şartları, ölçümü yapılan kişiler, kullanılan ölçüm metotlarının adları gibi hususlar açıkça belirtilecektir. Raporunuzda bu ve benzeri konularda yeterli bilgi bulamadığınızı düşünüyorsanız ilgili laboratuvara geri dönüş yaparak raporunuzun tadil edilmesini isteyebilirsiniz. Yeterlik veya ön yeterlik belgesine sahip bir laboratuvarın gerçekleştirildiği ölçümlerin sonuçlarının yeterli doğruluk seviyesinde olmadığını düşünüyorsanız bu konuda İSGÜM’e başvuru yaparak sonuçlara itiraz edebilirsiniz. İlgili ölçümün kayıtları ve laboratuvarla ilgili diğer hususlar incelenerek ölçüm sonucu iptal edilecek veya tarafınıza ölçüm sonucunun geçerli olduğu bildirilecektir.
Kişisel koruyucu donanım, mevzuattaki tanımıyla; kişiyi bir veya birden fazla sağlık ve güvenlik tehlikesine karşı korumak amacıyla tasarlanmış ve üretilmiş kişilerce takılan, tutulan ve giyilen her türlü donanımı ifade eder. İşyerlerinde çalışanlarca kullanılan baret, koruyucu gözlük, toz maskesi gibi ürünler kişisel koruyucu donanımlara örnek verilebilir.
Mevzuatımızda belirlenen risklerin toplu koruma tedbirleriyle önlenemediği veya alınan teknik önlemlere rağmen istenilen düzeye indirilemediği hâllerde kişisel koruyucu donanımlar kullanılmalıdır. Tedbirler hiyerarşisinin son halkası kişisel koruyucu donanım olmakla birlikte bu kişisel koruyucu donanımların diğer tedbirlere göre daha önemsiz olduğu anlamına gelmemektedir. Keza, iş kazası sonucu yaralanma ve meslek hastalıkları ile kişi arasındaki son bariyer kişisel koruyucu donanım olup bundan öte başka bir tedbir bulunmamaktadır.
Kişisel Koruyucu Donanımların kullanılmasına ilişkin işyerlerinde yapılan denetimler İş Teftiş Kurulu Başkanlığınca gerçekleştirilmektedir. Kişisel Koruyucu Donanımların mevzuata uygunluğu ve güvenli olup olmadığına ilişkin denetimleri ise İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü çatısı altında yer alan Piyasa Gözetim ve Denetim Daire Başkanlığı yürütmektedir.
Kullanımı süresi içinde normal kullanım koşullarında risk taşımayan veya kabul edilebilir ölçülerde risk taşıyan ve temel gerekler bakımından azami ölçüde koruma sağlayan ürünü ifade etmektedir. Temel sağlık güvenlik gerekleri ise Kişisel Koruyucu Donanımın insan sağlığı, can ve mal güvenliği, çevre ve tüketicinin korunması açısından sahip olması gereken asgari güvenlik koşullarıdır. Temel sağlık ve güvenlik gereklerini karşılayan KKD’ler güvenlidir.
Mevzuata uygun olmayan ürünlerin insan sağlığı, can ve mal güvenliği, hayvan, bitki yaşamı ve çevreye bir tehdit oluşturmaması koşuluyla uygunsuzluğun düzeltilebilir olduğu durumlarda düzeltici tedbirler alınır. Bu tedbirlere uymayan üreticiye idari para cezası uygulanır. Ürünün teknik düzenlemesine uygunluğu belgelenmiş olsa bile ürünün güvenli olmadığının tespiti hâlinde ise;
• Ürünün piyasaya arzı yasaklanır,
• Ürün piyasada ise toplatılır,
• Güvenli hale getirilmeyen veya getirilmesi mümkün olmayan ürünün taşıdığı risklere göre kısmen veya tamamen bertaraf edilmesi sağlanır.
Bakanlıkça güvensizliği tespit edilen ürünlere ilişkin liste Bakanlık internet sitesinde yayınlanmakla birlikte www.guvensizurun.gov.tr (GÜBİS) adresinden ulaşılabilir.
Bakanlığımızca Türkiye’de, Kişisel Koruyucu Donanımların uygunluk değerlendirme işlemlerinin yürütülmesi konusunda yetkilendirilmiş iki Onaylanmış Kuruluş bulunmaktadır. Bunlar; Türk Standartları Enstitüsü ile Universal Sertifikasyon ve Gözetim Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.’dir.
KKD konusunda atanmış bütün Onaylanmış Kuruluşların Listesine Avrupa Komisyonunun internet sitesinde yer alan NANDO veri tabanından erişebilirsiniz.
İmalatçı, ürünleriyle ilgili gerekli testleri yaptırmak için yetkinliğe sahip ve resmi listede yer alan herhangi bir Onaylanmış Kuruluş’tan talepte bulunmakta özgürdür. Ancak imalatçı veya yetkili temsilcisi Avrupa Birliği sınırları içinde AT Tip İnceleme Belgesi için yalnızca bir tek Onaylanmış Kuruluşa başvurabilir.
Yayımlanmış standartlarla ilgili en son liste Avrupa Komisyonunun Uyumlaştırılmış Standardartlarla ilgili internet sayfasında mevcuttur. Ayrıca internet sayfamızdan liste indirilebilir veya Türk Standartları Enstitüsünden temin edilebilir.
CE işareti yeni yaklaşım mevzuatı gereği ürünün ilgili yönetmelikte belirtilen temel sağlık ve güvenlik gereklerini karşıladığını gösteren işarettir. Zorunludur ve ürünün serbest dolaşımı için pasaportudur.
Kişisel Koruyucu Donanım Yönetmeliği’ne uygun olmayan ürünün güvenliği şüphelidir. Ambalajının yırtık ve özensiz olup olmadığına dikkat edilmelidir. CE işaretinin yönetmelikte belirtilen şekilde işaretlenip işaretlenmediği, Türkçe kullanım kılavuzunun bulunup bulunmadığı kontrol edilmelidir.
Ürünün güvenliği ile ilgili şüpheleriniz varsa, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü’nün internet sayfasında bulunan şikâyet ve ihbar bölümünden ve iletişim bilgileri bölümünde verilen adres ve telefonlardan şikâyetinizi iletebilirsiniz.
Ortak sağlık güvenlik birimlerine yönelik planlı rutin denetimlere ilave olarak İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğüne ulaşan şikâyetlere dair denetimler de yapılmaktadır. Bu doğrultuda 2016 ve 2017 yıllarında Türkiye genelindeki 2682 OSGB’ye toplam 3819 denetim gerçekleştirilmiştir. Bu denetimler neticesinde elde edilen sonuçlar göz önüne alınarak mevzuatta yer alan belli hususlara dair ilave denetimler de planlanmaktadır. Bu denetimlerde OSGB’lerin sağlaması gereken asgari koşullarının denetimine ilave olarak esasen OSGB’lerin işyerlerine sundukları hizmetlerin standartlarının yükseltilmesi amaçlanmaktadır. Bu hedefe yönelik çalışmalarla birlikte mevzuata ve uygulamaya yönelik aksaklıkların da giderilmesi yönündeki çalışmalar devam etmektedir.
KAYNAK:
T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü
Sıkça Sorulan Sorular